17 Aralık 2010 Cuma

Masamın üzerindekiler

birbirinden pis iki bardak. öyle ki neredeyse benden daha kültürlüler diyebilirim. kaç gündür yıkamadan kullanıyorum bilmiyorum. i̇çine sürekli dolup boşalan çaylar kahveler. sanırım ben pislik herifin tekiyim. karakter olarak değil, temizlik açısından. i̇çimde hiç bir art niyet olmadığını biliyorum. kimseyi dış görünüşünden ötürü yargılamıyor, yaftalamıyorum. benim için tek önemli gerçek var o da düşünceler…

boş sigara paketleri. o kadar alakasız markalar ki, ekonomik durumumu gayet iyi özetliyor. param varken iyi sigara , param az iken fakir öğrenci sigarası içiyorum. kendimi zehirlemeyi niye bu kadar seviyorum bilmiyorum. oysa apaçık ortada ; ciğerlerimden tüketiyorum.gerçi bilinçli boş vermişlik kadar güzel bir şey olamaz sanırım. boş verdim işte ciğerlerimin geleceğini…

kanamalı yaraları sarmayan yarabantları. kanayan hiç bi yerim olmamasına rağmen parmağıma yapıştırmazsam duramadığım yarabantları. benim için gümüş bir yüzükten farksız. eğer parmağımda bi yarabandı yok ise parmağımda büyük bir boşluk hissediyorum. ve kim sever ki yeri doldurulamaz olanın gittikten sonra bıraktığı boşluğu. kaybetme korkusunun en güzel yansıması bence.

ağzına kadar dolu bir kül tabağı. i̇zmaritten tepeler. külden çöller. söndürmeye çalışırken bir başka sigarayı götünden yanan filtreler. hepsinin anlattığı bir şey var aslında. en alttaki izmariti düşünüyorum mesela şu an. omuzlarına ağır yükler binmiş bir birey gibi. zamanı geldiğinde hepimizin düştüğü olağan bir durum gibi. olağan ama sıradan olmayan.

tarihi yaklaşan faturalar. hani şu numaralar alıp para bayılmak için can attığınız faturalar. sıra olamaması için dua ettiğiniz cinsten. ödesek de kurtulsak gözüyle bakılanlardan. i̇nsan para vermek için bu kadar istekli olur mu? oluyor demek ki. sırada beklemektense lanet olasıca cebimdeki bütün parayı kullandığım ama asla gerçek değerine eş olmayan faturalar..

patlak bir ampül. bana başarısızlığı hatırlatıyor. bi noktada hata yapmayı. bıraktım öyle masanın üzerinde duruyor. sanırım kaldırıp atmayı da düşünmüyorum hiç gül dalında ampül masamda güzel..

gereksiz bütün ibibiklerin dolu olduğu kalem kutusu. nasılda siklememezlik eseri. içinden çıkarıp ta bi kalem almayalı da uzun zaman oldu hani. belki bir gün elimi atıp da yanlışlıkla bi kalem alırsam , sanırım kalemi kırmak için olacak bu. klavye tuşlarına basmaktan kalem tutmayı unutan ellerin göstergesi.

paketin içinde duran kurabiye kırıntılarını da unutmamak lazım. açlığın en güzel örneği. ekmek alamayacak bi duruma düşersem eğer o kırıntılarla idare etmeyi öğrenmeliyim. o yüzden mi hiç mi hiç atmayı düşünmüyorum.

2 haftadır milim yerinden kıpırdamayan soda şişesi. güzel bi yemekten sonra içmiş olsam neyse de aç karnına içmiştim mereti. aç karnına soda içmek de tam bi dangalaklık.

uzun zamandır mantar yüzü görmemiş tirbişon .ee ucuz şaraplar da mantar bile yok be türbiş. elle açılıyor koduğumun meredi.

içinde numaralar taşıyan bozuk eski telefon. atmaya nasıl kıyarım seni ? 2 aydır öyle mahsun mahsun duruyorsun yerinde. kıyamam atamam seni.

varsa fazla bi çöp poşeti ödünç alabilir miyim lütfen ? masanın üstünü boşaltma vakti geldi de ..