23 Ocak 2020 Perşembe

Ömür

Azdan az ömürden gedir zaman
Goy men özüm özümü itirim.
Hara getsem başım dincelmir
Bu nece derddir çekilmir ay aman.

30 Temmuz 2016 Cumartesi

Tanıdık Yangınların Ortasındayım

Merhaba,  nasılsın?  Ben yine tanıdık yangınların ortasındayım.  Tek başıma,  çırıl çıplak.  Tanımlaması zor,  ama bilirkişi raporu istiyor mahkeme.  Ki bu yangının tek şahidi benim.  Hem şahidi hem maktulu.  Yine bile bile ateşlere attım kendimi.  Bir yudum huzur ile sönecek biliyorum.  Gelsen,  yüzüme gülsen,  adımı söylesen gökten zembille boşalacak o huzur yüreğimdeki kora.  Sen suskun,  ben sessiz çığlıklar içinde.  Yanıyorum,  içten içe.  Ahmaklığıma doyamıyorum ne yapayım.  Hep beni sevmeyecek olanın ardından koşturmak gibi bi meziyetim var. O kadar kadim ki bu yalnızlığım,  işte bu yangınlar ki hiç sönmüyor tam kül oldu dediğim anda Anka kuşu misali yeni yine yeniden korlaşıp yakıyor  ciğerimi.  Ben bu yangının içinde,  yangın benim içimde sonsuza dek sürecek gibi geliyor.  Bir yudum huzur ile  söndürür müsün uzatsam ellerimi?  Suskunluğumu bozsam duyar da feryadımı sever misin beni?  

14 Mayıs 2016 Cumartesi

Mut

Tarifini yapamadığım tek şeydir "mut"
 Mutlu diyorlar 
Mutluluk diyorlar 
Hiç bir yere oturtamıyorum beynimde.
 Mutsuz diyorlar 
Mutsuzluk diyorlar 
Delirtmeyin adamı nedir bu mut?
 Almış sonuna bir -lu eki olmuş sıfat
 Sıfatına tüküreyim! 
Hiç mi uymaz bana bu sıfat 
Eksikliği dinmez içimde. 
Mut benim için ihtiyaç! 
Ne demişti o garip profesör işletme ekonomisi dersinde? 
"Nedir ihtiyaç?
 İhtiyaç:
 Yokluğu hissedilen ve giderilmesi için çaba sarf edilen,
 giderildiği zaman haz aksi durumda acı ve elem veren insani istekler bütünü."
 Varlığın olsa mutlu olurdum. 
Yokluğundayım. 
Söyleyin şu floresana düzgün yansın! 
Çat.. pat.. çatırt.. patırt... 
Eeh yeter be!
 Neyse sakinim.
 Bak , kut kökünün bir karşılığı var mesela aklımda.
 Ama mut ? 
Mutsuzluğumun sebebisin mut.
 Anlamlandıramadığım duygusun.
 Ha bu arada kutlarım seni, 
Mut fakiriyim sayende.

9 Mayıs 2014 Cuma

Ruh halim : Gri

Mukayese edilemez acılardan geçiyor yollarım.
7 milyon skovil değerinde olabilir biber gazının verdiği acılık
Gözler yanabilir
Ciğerler tıkanabilir
Burun sızlayabilir direğine kadar.
Ama birimlendirilemeyen acılara ne demeli?
Evladını yitirmiş bir ananın acısı mesela?
Kontrol edilemez bir kargaşaya eşdeğer midir?
Filipinler'i yerle bir eden Tsunami ile peki?
Ya Hiroşima ve Nagazaki deki  atom bombalarının patladıktan sonra açığa çıkan mutlak ısıya yakın mıdır?
Sükuta ermenin yolu bağrı çatlatmaktan mı geçmeli?
Gözler yuvalarından mı çıkmalıydı mesela insanların gerçekleri gösterebilmeleri için?
Tek gözlülere on beşinci yüzyıldan kalma korsan muamelesi yapılırken.
Körler ülkesinde sağır dilsiz olmanın hezimetini çekmek ne zor.
Onlar görmüyor sen anlatamıyorsun.
Onlar duyuyor sen duymuyorsun.
Sağanak yağmurlarda ıslanmak istiyorsun
Payına ahmak ıslatan düşüyor.
Meydanlar gümbür gümbür
Meydanlar hınca hınç dolu.
Kimi sağa çekiyor kimi sola
Ortadayım ben ortada.
İnsanım.
Nefes alıyorum.
Bazen sadece nefes almak bile acıtabiliyor biber gazı olmasa da.
Bazıları hükmediyor.
Bazılarına hüküm çok çabuk geçiyor.
Bazıları hükümleri tanımıyor dimdik ayakta.
Bazıları hüküm yiyor henüz 16 yaşında,
Bir kaç kilo baklavaya.
Adalet arıyorsun sokaklarda , okullarda, orda, şurda, burda.
Arıyorsun adaleti adil yollarla.
Adi'ler yolu kesiyor;
Bazı adi'ler kafa kesiyor kafa ;
"Sen niye inanmıyorsun benim gibi Allah'a"
Kimisi var geçtim Allah'ı tanrıyı dini imanı
Vicdanın varlığından bi haber.
Çocuklar öldürülüyor boktan sebeplerden bu ülkede ve harici ülkelerde.
Kadın mezbahaneleri açılmasından korkuyorum .
Her gün şiddet hergün cinnet.
Mutsuzluk hormonu üretiyoruz tonlarca galon.
Yüzümüzü güldürecek bir haber bekliyoruz
haberler yandaş
haberler muhalif
haberler asparagas.
Gerçeğe ulaşmanın yolları medyasızlıktan geçiyor son zamanlarda.
Sosyal medya diyorlar adına
Sen, ben , o
Herkes muhabir herkes enkırmen.
Kimi vatan kurtarıyor facebooktan
kimi vatan satıyor twitterdan
Dün kardeş olanlar bugün kalleş oluyor 2 tweet aralığında.
Kontrol edilemez acılar yaşıyorum.
Adalet istiyorum tüm dünyaya.

4 Nisan 2013 Perşembe

Köküne Kadar Yalnızlık

Yaş yirmi dört.
Sevilmenin ne demek olduğunu öğrenemedim hala
Bilmiyorum hala o hissiyatı.
Ola ki bir gün gözleri görmeyen bir kız severse beni ,
 Bilmiyorum ne yapacağımı.
 Belki de beni sevilmemeye alıştırdı sevmeye çalıştıklarım.
Adım attığım yaprak döktü ilk baharda.
Oysa Mevlana'ya uymuştu yüreğim ve beynim.
Bir adım atana bin adım atmaya meyilliydi bileklerim.
Olmadı.
Her bir adım , bir uçurum oldu parmak uçlarımda...
Sonra sustu diller
Sonra aktı gözlerden bin derenin suyu.
Sonra kulaklar irkildi sessizliğin sesinde.
Sonra
Sonrası yok hiç bir başlangıcı olmayan tek yönlü duyguların.
Köküne kadar yalnızlık.
Ama öyle bir kök ki ne başı belli ne sonu.
Sustukça uzayan uzun bir yol bu yalnızlık.
Kanayan bir yara
Patlayan bir bomba
Şiddetli bir deprem
Hangi tasviri yaparsam yapayım anlatamaz rededilişlerimi.
Sanki Almanyaya vize alamayan bir gurbetçi yüreğim.
Her defasında yolda kalan bir yolcu
Halbu ki ne alakası var kaportanın motorla.
Kimse iç geçirirken açıp bakmadı içime.
Kimse sormadı ey sefil derdin ne?
Derdim;
Bir zamanlar "Beni de sevecek biri çıkar elbet" derdim.
Derdim bir zamanlar elbet sen de öğrenirsin sevilmeyi.
Derdim sevilmenin ne demek olduğu olmuş benim.
Köküne kadar yalnızlık
Ama öyle bir kök ki ne önü belli ne arkası.
Açar mı goncalar da bir gün ben için?
Yoksa solar mı yüreğim yine yenik bir sevdada..
Sorgular içimi acıtır
Sancılar zaten hiç gitmedi ki.
Kaygılar şöyle dursun hele
Sanrılar beynimin içinde.
Köküne kadar yalnızlık.
Bir elim de kök
Bir elim de gök
Yüreğim kafesinden çıkmayı bekler esir serçe gibi
Satarım bu yüreği yitik esir pazarında
Alan bulunmaz ki...



25 Haziran 2012 Pazartesi

Tüketilen kelimeler

.

5 Haziran 2012 Salı

Acı ve Mutluluk Üzerine


Kelimeleri seçerken ne derece özen göstermeliyim bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da;  acının varlığı mutluluktan daha baskındır.. çünkü acının sivri köşeleri vardır ve batar içine.. ama diğer yandan  mutluluk ovaldir.. mutluluğu unutursun da acıyı unutamazsın..
mutluluk anlıktır.. acı baki.. 
mutluluk paylaşılır.. acı şahsi..
mutluluk çabuk gider.. acı kalır..
mutluluk sabun köpüğüdür.. acı kahve telvesi..
mutluluk insanı çocuklaştırır.. acı olgunlaştırır..
mutluluk hormonsaldır.. acı bilinçaltısal..
mutlulukda da bi parça acı vardır aslında.. bir parça hüzün.. hüzünden geçer zaten her yol. acıyla yoğrulmayan ruh olsa , iki damla akıtmamış göz görse , 4 odası birden sıkışmayan yürek çarpsa , kaldıramayınca bükülmeyen bel dik dursa ne yazar.. ayrılmaz ikilidir esasında.. ketçapla mayonez gibi. ne bileyim suyun içindeki hidrojen ve oksijen gibi.. oksijen yakmasa hidrojen yanmasa su olur muydu hiç içtikçe serinleten ?