25 Haziran 2012 Pazartesi

Tüketilen kelimeler

.

5 Haziran 2012 Salı

Acı ve Mutluluk Üzerine


Kelimeleri seçerken ne derece özen göstermeliyim bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da;  acının varlığı mutluluktan daha baskındır.. çünkü acının sivri köşeleri vardır ve batar içine.. ama diğer yandan  mutluluk ovaldir.. mutluluğu unutursun da acıyı unutamazsın..
mutluluk anlıktır.. acı baki.. 
mutluluk paylaşılır.. acı şahsi..
mutluluk çabuk gider.. acı kalır..
mutluluk sabun köpüğüdür.. acı kahve telvesi..
mutluluk insanı çocuklaştırır.. acı olgunlaştırır..
mutluluk hormonsaldır.. acı bilinçaltısal..
mutlulukda da bi parça acı vardır aslında.. bir parça hüzün.. hüzünden geçer zaten her yol. acıyla yoğrulmayan ruh olsa , iki damla akıtmamış göz görse , 4 odası birden sıkışmayan yürek çarpsa , kaldıramayınca bükülmeyen bel dik dursa ne yazar.. ayrılmaz ikilidir esasında.. ketçapla mayonez gibi. ne bileyim suyun içindeki hidrojen ve oksijen gibi.. oksijen yakmasa hidrojen yanmasa su olur muydu hiç içtikçe serinleten ?

20 Mayıs 2012 Pazar

Tebliğ

Sözler düğümlenir boğazda. Tıkanır kalır. Düğüm düğüm olur da ne bir lokma ne bir yudum su geçer içinden. Ne de bir söz çıkar dudaklarının arasından. Sözler düğümlenir boğazda ve tek kelime edemezsin. Sonra öyle bir sıçarsın ki hayatının içine toparlayamazsın. Her zaman böyle karamsar değilim. Bazen en karanlığa itilir yalnızlığın. Ve cebinde kibrit kutusu dahi olsa ya içi boş olur ya da kutu nemli. Çaksan da bir kibrit karanlığa dağıtamazsın varlığını o ışıksızlığın..

Sözler birikir yüreğinde dile getiremezsin. Artık ne ekmeğin tadı aynıdır ne de tuzun. Sözler birikir beyninin ta orta yerinde konuşamazsın. Konuşamazsın çünkü yalnızsın en dibine kadar. Bak ne arayan var ne soran. Öyle boktan ki bu yalnızlık. Konuşsan dağlar parça parça başından aşağı dökülerek inecek. Sussan yüreğin.. Kelimelere sarılırsın o vakit. Yazarsın.. Yazarsın düzinelerce cümle. Bakarsın şiir olur, bakarsın hikaye.. Bakarsın roman olur "anlatsam roman olur" dercesine.

Bazen anlatılmaz yaşananlar. Anlatılamaz elbette. Ondandır bu susmalar. Ya beni anlayabilecek kimse yoksa. Ya insanlar bana deli derse. Ya hayat o kadar da güzel bir şey değilse. Lakin ölüm akıldan dahi geçmez. Ölüm en yakın anında bile istenmez. Nefes almak , en pislik hatıralara rağmen nefes almak geri çevrilemeyecek bir lütuf.

Yaz o zaman beyaz sayfalara siyah puntolarla. Yaz ki yüreğin ferahlasın. Aklın dağılsın dağlar misali. Dağlamasın yaşadıkların yüreğini. Yaz en beyaz sayfaların en sonuna kadar siyah puntolarla.. Yaz içinden geçeni. Bırak aksın içinde ki bu zehir. Hayatını felç eden bu sinsi zehir. Öyle bir zehir ki içinde tutsan içini eritir. Bırak aksın yoksa sonu isyan.. İsyan etme olanlardan ötürü kadere. Kadere isyan edilmez çünkü ey şapşal. Yaşadıkların kendi ellerinde..

Kalk mesela bulaşıkları yıka , ne bileyim yerde duran ağırlıkları kaldır. Ya da karşıdan karşıya geçen bir teyzeye yardım et. Hiç birşey yapmazsan bi sorgula. Sorgula arkadaşım korkma. Sorgula ki cevap bulasın. Cevap sende değilse ne durursun. Sorgula ki cevap bulasın sorularına ve sorunlarına.. Her sorunun bir cevabı vardır unutma. Yeter ki araştırmaktan korkma. Bilmiyorum demekten kork. Biliyorum demekten utanma. Ve gördüğün gerçekleri inkar etme. Çünkü gerçekleri ancak ahmaklar inkar eder unutma.

ve anlat insanlara gerçekleri. Çünkü anlattıkları hep yalan, hep yanlış, hep dolan...

11 Ocak 2012 Çarşamba

Sınav Haftası



Ne zaman gelse bu sınav haftası , bütün öğrenci milleti aynı moda giriyor. Ders çalışmamak için elinden geleni ardına koymuyor. hatta elinden geleni gerekirse ardına koyuyor, sonra yerini beğenmediği için tekrar eski yerine koyuyor.Ne saçmalıyor bu ninja diyecek olursanız , sınav haftası geldi mi bilirsiniz ki hepimiz sürekli birşeylerle meşgul oluruz. Ama o birşeylerin arasında ders yoktur. ta ki yumurta kapıya dayanana kadar.

Sınav haftasında görülen anormal davranışları madde madde inceleyelim isterseniz.

Madde 1- Oda dağınık ise toplanır , yok toplu ise dağıtılır. Sonra yine toplanır.

Madde 2- Birikmiş ne kadar dizi film varsa hepsi ardı ardına izlenir.Hatta yemek
olayı da dizi izlenirken aradan çıkarılır.

Madde 3- Buçuk olsun başlıyorum diye diye zaman öldürülür. tabi bu esnada yarım saatte bir göz saate gider. Saatin daha önce keşfedilmemiş özellikleri farkedilir.

Madde 4- Arkadaşlara mesaj atılır. Yarın sabahtan fakültede buluşulup sınav öncesi konuların üzerinden geçmek üzere ; daha doğrusu bi bok bilmediği için yarın kendisine ders anlatacak inek bir arkadaşı kafalamak üzere binbir türlü mesajlar atılır.."Karşim nabıyon ya.."; gibi başlayan cümlelerle yağ çekilir.

Madde 5- Geçen zamanın aleyhine işlediğinin farkına varan öğrenci kendini notların arasında bulur. Bulur ama notların arasında onu bulmak meseledir. Tonlarca fotokopinin arasında kaybolan öğrenci iyice kafasını karıştırarak bildiği 2 gram bilgiyide bok eder.

Daha bir çok madde ile örneklendirme yapabiliriz, yani yapabilirim.. öhöm.. bok yaparım daha da uyduramıyorum. tıkandım kehkehkeh... neyse ciddiyeti kaybetmeyelim. Bunlar olurken süre öğrencinin aleyhine işlemektedir. Öğrenci ne yaparsa yapsın kaçınılmaz olan acı gerçekle yüzleşecek o sınavdan sıçacaktır.

Sınava gitmeden önce ki gece şu 3 durumla karşılaşılır.

1- Öğrenci o kadar uzun süre çalışır ki gece notların arasında kolunun üzerine uzanmış bir şekilde sızar. Sabah uyandığında o kol uyuşmuştur. Uyandığında yüzünde 2 durum olabilir ; birincisi ulan ne bok yiyecem ben durumu ya da ikincisi ulan ben ne bok yiyecem durumu...

Ne bok yiyecem lan ben durumu gece uyumadan öncede görülebilir. bir türlü öğrencinin gözüne uyku girmez. sıkıntıdan uyuyamaz. yatak mezar olur adeta. kabir azabı çeken öğrenci uyuyamaz ve sınava uyumadan girmek üzere yola koyulur. bu da 2. durumu oluşturur.

3. durum ise sabaha kadar çalışan öğrenci sızar ve uyandığında mallımsı kafası ile saate bakar ve sınavı kaçırdığını farkeder. işte o an çok içten küfür eder. hayatta bu kadar içten küfür edilecek başka bir an daha olamaz bence. böyle dolu dolu hay amına koyayımmmmm diye haykırır öğrenci sonra hiç bi sik olmamış gibi kafayı koyup yatmaya devam eder ya ; işte o öğrenci candır can.. doğal adam/kız/kadın/gay veya ne ise odur işte.


bazı götler de vardır ki hiç belli etmez çalıştığını. Sanıyorum o tipler düzenli çalışıyor. sınav sonuçları açıklandığında yüksek alan bu arkadaşlar, ne zaman sınav öncesi sorsanız hiç bir sorunuza cevap vermez üstüne üstün " ya ben çalışmadım ne bok yiyecem ben ya kesin kalıcam" diye karşılık verip size kısa bir süreliğine " ulan bundan bana fayda yok" düşüncesini ... son cümleyi toparlayamadım siz anladınız ama..

ha bi de sınavdan çıkıldığı an

-olm 4.sorunun b şıkkını ne yaptın lan? çok zordu amk..
+ abi orda kosinüsü 90 alıyosun işte öyle olunca formülde x^2-hedele hödölö oluyo ya..
- eksi mi? olm ben onu artı aldım lan!?
+ yok be abi eksi olacaktı orası yanlış yapmışsın.
- abi hay amk yaa.. hoca puan kırar mı abi yeaa :/
+ kırar abi sonuç değişiyo sonuçta..



gibi klasik muhabbetlerle karşılaşırsınız.. işte o an oradan koşarak uzaklaşın. çünkü duyduklarınızın size bi getirisi olmayacak.. sınav kağıdınıza ne yazdıysanız o.. ha bi de hocanın kaç vereceği.. gerisi teferrüat( nasıl yazılıyo bu kelime onu da bilmiyom ha)